TD-Plattform (Türk-Alman Akademisyenler Platformu), Köln İHK (Sanayi ve Ticaret Odası) binasında düzenlediği merasimde, ikincisini verdiği Plattino Ödülüne, Türkiye`nin AB üyeliği sürecine bulunduğu katkıları sebebi ile eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder`i layık gördü.
"KÖLN - TD-Plattform (Türk-Alman Akademisyenler Platformu), Köln İHK (Sanayi ve Ticaret Odası) binasında düzenlediği merasimde, geçen sene başlattığı ve ilkini Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdmir`e verdiği Plattino Ödülünün ikincisini, Türkiye`nin AB üyeliği sürecine bulunduğu katkıları sebebi ile eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder`e verdi. Merasime katılanlar arasında T.C. Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa ve Köln Belediye Başkanlarından Elfi Scho-Antwerpes de yer aldı.
Ödül merasimi açılış konuşmasını yapan TD-Plattform Başkanı Sadettin Tüzün, kuruluşun çalışma, faaliyet ve projelerini tanıttı. Daha sonra söz alan Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin, Türk gençlerinin eğitimdeki açığına ve eğitimin önemine değinmesinin yanısıra, Schröder`in kariyerinin Türk gençlerine de örnek olmasını dilediğini kaydetti. Şahin, göçmen çocuklarının Almanca ve Alman sistemindeki yetersiz bilgilerinin, katkıda bulunamayacaklarının da bir göstergesi olduğunu ifade ederek, Alman politikasının bu problemi geç farkettiğini dile getirdi. Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası (TD-IHK) Başkanı Rainhard Freiherr von Leoprechting ise yaptığı konuşmada, Türkiye`nin AB üyeliğine karşı açıklama yapanlar bulunmasına rağmen, Türk hükümetinden moralini bozmadan sürece devam etmesini istedi.
Daha sonra, kendisinin Platino ödülüne layık görülmüş olmasından çok duygulandığını belirterek sözlerine başlayan Schröder, geçen yıl ilki verilen ödüle Yeşiller Partisinden Eş Başkan Cem Özdemir`in layık görülmesinin de tam isabet olduğunu belirtti. Cem Özdemir`in gelecek nesillere bir örnek teşkil etmesi açısından da bu ödülün kendisine verilmesi ayrı bir önem arz etmektedir diyen Schröder, konuşmasında şu noktalara değindi:
Entegrasyona katkıda bulunmak, hem entegrasyon olması gerekenlerin ve hem de bu ülkenin yerli halkının bir görevidir. Yapılan araştırmalar, Türklerin yüzde 45`inin kendilerini hâlâ kabul edilmiş görmediklerini ortaya koymuştur ve bunu değiştirmemiz gerekmektedir. 11 yıl önce toplumumuzda ve politikada Almanya`nın bir göç ülkesi olmadığı inancı vardı. Almanya`nın göç ülkesi olup olmadığının politikada tartışmalara sunulması ise akıl dışı bir girişimdi. Halbuki Amanya çoktan göç ülkesi olmuştu bile.
Entegrasyon konusunda çok eksiklerimiz olduğunu, kendi ihmalerimizi ve politikamızın ihmalerini biliyorum. Hâlâ zaaflarımız var. Almanya için çok katı bir prensibi kırarak burada doğan çocuklara Alman vatandaşı olma hakkını sağladık. Sekiz sene burada yaşamış olanlar için de bu hakkı getirdik. Yabancı düşmanlığına karşı eğitim, adalet ve polis yolu ile mücadele verdik.
Göçmenler üzerinden politika yapılması yanlıştır, çünkü onlar kendi oyları ile kendilerini koruyamamaktadırlar. Eğitim, meslek ve politikada olan eksiklikler görülmeli ve değiştirmek için gayret gösterilmelidir. Yalnız almancayı iyi bilenler eğitim alabilmekte ve meslek sahibi olmaktadırlar. Almanca yanında başka bir dil bilinmesi ve Türkçenin ek olarak kullanılması çok güzel bir durum ve bir avantajdır. Göçmenlerin idârî ve medya sektöründe temsil edilmeleri önemlidir. Yüzde 20 oranda bir azınlığın sadece yüzde 1.8`inin böyle alanlarda bulunması çok azdır. Örneğin Polis teşkilatında.
Sadece negatif gelişme ve olaylar ile yargılama yoluna gidilmemelidir. Başarılı olan göçmen kökenli Alman vatandaşları da var. Bunlar arasında işadamı, avukat, mimar, bilim adamı ve saire var. Göçmen Türklerin 75 bin şirket kurdukları, 400 bin işçiye istihdam sağladıkları, Almanya ekonomisine yıllık 34 bin milyar katkıları olduğunu unutmamalıdır.
Türkiye`nin, acınıldığı için AB`ye alınması gerektiği gibi bir anlayış var. Sayın Başbakanımız, ayrıcalıklı üyelik (priviligerte Mitgliedschaft) konusu bir işe yaramıyor. Türkiye`nin AB`ye üye olması şarttır! Bu her iki taraf için önemli ve faydalıdır. Türkiye`nin AB`ye girmesi oradaki topluma daha çok demokrasi, adalet ve hürriyet getirecektir. Türkiye`de son zamanlarda yaşanan gelişmeler de bunu apaçık göstermektedir. Dostum Recep Tayyip Erdoğan bu süreçte desteklenmeli. Erdoğan idaresinde devlet modernleşti ve demokratikleşti. Orada olanlar tarihî bir özellik taşımaktadır. Kürt politikası, Ermeni açılımı ve Kafkasya Bölgesine istikrar gelmesinde etkili bir yol çizilmektedir. Türkiye`deki gelişmeleri desteklemenin tam zamanıdır. Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi`nin Ermeni iddialarını içeren tasarıyı kabulünün, Türkiye`nin Ermenistan ile dostane ilişkilere başlama sürecine tesadüf etmesi bir talihsizliktir ve bu nedenle de alınan bu karar iyi olmadı.
Almanya`da birlikte yaşamanın temel dayanakları çok açık olmalı. Entegrasyon asimilasyon demek değildir. Kültürel ve inanç farklılıklarını yok etmek değil, başkalarını başkalıkları ile kabul etmektir doğru olan. Aksi takdirde başarısız olunacaktır. Bu farklılıklar adaleti kısıtlamaya sebep değildir. Din hürriyeti özellikle azınlıklar için korunmalıdır. Minare yasağı bir çatırdamadır.
Schröder konuşmasının arkasından kendisine sorulan sorulara da cevap verdi. Merasimde daha sonra Schröder`e ödülü takdim edildi ve faaliyeti sponsor eden kuruluşlara birer plaket verildi. "
Link : http://www.postgazetesi.com/c/ho.asp?id=16473&yid=
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen